Eğer frankofonsanız ama Fransa'da ya da Fransızca konuşulan bir ülkede yaşamıyorsanız, Fransızcanızı canlı tutmanız oldukça zor.
Kurumsal hayatta Fransızca'nın geçerliliği hem çok az, hem de kurumsal belgeler günlük Fransızca'dan çok uzak olduğundan pek bir faydası olmuyor.
Bu durumda benim yıllarımı verdiğim dile yabancılaşmamak için seçtiğim yöntem en azından dinlediğim müziklerle, okuduğum kitap ve dergilerle ve izlediğim filmlerle Fransızcamı devamlı tazelemek.
Fransızca nankör bir dil, günlük sosyal hayatımızda İngilizce kelimeler ister istemez karşımıza çıkıyor, oysa Fransızca için ilave bir mesai harcamanız gerekiyor.
Diğer yandan Fransızca film ve kitapları bulmak da oldukça zor.
Peki ne yapmalı?
Fransızca dergileri takip etmek açısından kadınlar erkeklere göre oldukça avantajlı, Glamour, Marie Clare, Cosmopolitan, Vogue gibi dergiler aylık olarak fahiş fiyatlarla da olsa D&R, Remzi gibi kitapçılarda bulunuyor.
Benim tavsiyem arada sırada yurtdışına yolunuz düştüğünde bunlardan bolca almanızdır, hat ben yurtdışına giden arkadaşlarım ne istersin diye sorduklarında bile dergi ısmarlarım. Hem ucuz, hem taşıması kolay.
Bu dergilerin fiyatları genelde 1-1,50 euros civarında.
Burada ise son zamanlarda pek almadım ama Euro bu kadar fırlamadan önce 9-16 TL arasında değişiyordu.
Kitap konusu daha da sıkıntılı, güncel İngilizce her türlü roman kitapevlerinde bulunabilirken, Fransızca kitaplara neredeyse hiç yer verilmiyor.
Fransız kitapevleri Efy ya da Hachette ise aslında çoğunuzu Fransızca'dan soğutmuş olan eserlerle dolu. Sözlükler, ders kitapları ve tek tük okunası kitaplar...
Bu konuda bir tavsiyem, sahafları hafife almamanızdır.
Sahaflardan itap almayı, özellikle de içerisinde başkalarına ait notların olduğu kitapları okumayı çok severim.
Genelde eski jenerasyonlarda kitaba tarih atma ve not düşme alışkanlığı olduğundan, aldığım kitapların çoğunda sahiplerine dair hayaller kurmama inken veren binbir ipucu bulurum.
Mesela 1960 tarihi atılmış bir aşk romanıysa, o dönemlerde Fransız kolejinde okuyan, şimdilerin olgun hanımefendisi bir genç kızı düşlerim.
Hele arada satırların altı çizilmişse, keyfime keyif katılır.
Neyse sahaflarda genellikle eski kitaplar bulursunuz, klasikler, Fransızların pek bayıldığı cep tipi polisiye romanları. Adamlar o kadar okur ki bu romanlardan, metroda (genellikle şekilden şekile girerek), restaurantda orada burada devamlı polisiye okur dururlar.
Yine de arada tek tük de olsa oldukça orijinal kitaplar da bulabilirsiniz. Mesela ben iki sene önce Paris'te bir Amerikalı arkadaşımla bütün bir gün boyunca arayıp bulamadığım bir kitabı, Beyoğlu'nda bir sahafın tezgahında buluvermiştim: la femme seule et le prince charmant...
Eğer paranıza kıyacak kadar kitapkurduysanız,
amazon.fr'den de getirtmek mümkün, ya da oradaki bir arkadaşınıza rica edip, bir seferde 10-15 tane alıp senelik ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Hem de tek kurye masrafıyla...
Fransız klasikleri tabi ki çok güzel, ama bunlara dadanırsanız kendinizi bir anda bir Paris seyahati esnasında alakasız bir bakkalla Victor Hugo dilinde konuşurken bulabilirsiniz. Yani ne yaparsanız yapın günceli takip etmek şart.
Bu konuda önerebileceğim ve bir çırpıda okunabilecek yazarlar:
Marc Levy, la première nuit, le premier jour, où es-tu?, mes amis, mes amours, la prochaine fois, sept jours pour une éternité (yazarın filme çekilmiş kitapları da var, hatta ABD sineması bile oldukça ilgileniyor bu hikayelerle, Türkiye'de Can Yayınları'ndan çıkıyor).
Guillaume Musso, et après, sauve-moi, serais-tu là, la fille de papier, je reviens te chercher, parce que je t'aime (Kitapları Türkiye'de Doğan Kitap'tan çıkıyor, Fransa'yı kasıp kavuruyor bu aralar,
http://www.guillaumemusso.com/index.php).
Jean Christophe Grangé (şahsi favorim, Kitapları Türkiye'de Doğ Kitap'tan çıkıyor, çok seri yazıyor, insanın içini ürpertiyor, okuduktan sonra birkaç gece uyku haram,
http://www.jc-grange.com/html/nouveaute.html, ayrıca kendisi hakkında Türkçe bir site de varmış, buyrunuz
http://www.jcgrange-turkiye.com/)) Bu arada yazarın son kitabı "le passager" Fransa'da çıkmış. Türkiye'de hayran sayfasında ilk bölümü tercüme edilmiş bile, artık Doğan Kitap'ın insafına kalmış ne zaman elimizde olacağı.
Maxime Chattam (Grangé'nin muadili, bir biri yazıyor bir diğeri, arada boşta kaldığımız zaman olmuyor, Grangé kadar iyi olmasa da yine de başarılı, daha sosyal içerikli konulu macera romanları da var, ayrıca kendi internet sitesinden yazarın kendisine ait okuma listesi ve yazar hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz...)
Anna Gavalda, sadece bir kitabını okuduğumdan çok yorum yapamıyorum ama kasıp kavuruyor Fransa'yı, burada Doğan Kitap'tan çıkıyor sanırım.
Paris'te nedense bana en sıcak gelen kitapçı, 13, rue de Sèvres 75006 adresindeki Chantelivre (
http://www.chantelivre.com/), aslında pek bir numara yok ama nedense her Paris seyahatimde yolum düşüyor bu kitapçıya, belki de yolumun düştüğü diğer mekan olan Grande Epicerie'ye çok yakın olmasındandır, yoksa Fnac, Virgin ve nice sokak arası kitapçıları var Paris'te, hatta her kiosque kitapçı denebilir...