Frankofon olmak...

Bloga "frankofon" tanımıyla başlamak istedim. Frankofon zaten kendini bilir ama olsun, madem ucu bucağı olmayan Internet aleminde asılı kalacak yazılanlar ve herkes erişebilecek, doğru başlamak lazım.

Önce tanımını yapalım, sonra içerikte neler olacak, ben kimim gibi detaylarla devam ederiz.

Frankofon tanımı kafamda net aslında ama millet ne düşünüyor bu kelime hakkında diye, en güvenilir bilgi kaynağım "ekşi sözlük"e de bir göz attım. Tanımlarla ilgili eleştiriler yaptım, sevmediğim tanımları, işime gelmeyenleri atladım, ne de olsa benim blogum:)



güzel insanlar, frankofon fransızca konuşan insanlara denir.
fransızcası ise "francophone"dur ve francophone olmak bir ayrıcalıktır..
ftwff
franco(fransiz kokenli) ve phone (malum)'dan olusan sozcuk. fransizca konusan ulkeleri ve insanlari tanimlamak icin kullanilir. cok nadiren de olsa, fransiz atalari olan topluluklara da francophone denir yanlis bir kullanimla (cok mu ciddi yazdim acaba hmmm)ftwffftwffftwff
ftwff
kelime anlamı olarak fransızca konuşan, fransız diline ve kültürüne sempati/yakınlık duyan kişi, kurum, oluşum anlamına gelir, frankofoni haftası kapsamında ortak aktiviteler tertip olunur, ikram edildiği takdirde şarap içilir, peynir yenir...
gsü`de sık sık duyduğum bir övünç nadası, bir statü imgesi..."ben frankofon bi okuldan geldiğimden..","frankofon okulların da bu özelliği var tabi”

ftwff
ftwff
ftwff
georges baba'yı, aragon'u ve birçok başka fransızca yazıp çizmiş ya da söylemiş adam ve kadının yazıp çizdikleri ya da meşk ettikleri dili anlayabilme yetisine sahip insandır. fransızları çok seveni de vardır, nefret edeni de.
tüm insan grupları gibi, frankofonları sevmeyenleri seveni de vardır, sevmeyeni de...

ftwff
fransizca konusabildiklerinden fransiz gibi düsünme yetisine sahip insanlardir. bir mentaliteden ziyade o dilin kültürüne de hakim olurlar ki, bu baska bir boyuta açilmak gibi bir seydir. bundan cihetle çogunlugun sahip oldugu anglosaxon kültürden farkli seyler de bilirler, kendi aralarinda rahat anlasirlar.

ftwff
'frankofoni' terimi ilk kez 1880 yılında onésime reclus tarafından kullanılmasına karşın, bu terim bugünkü anlamıyla ilk kez 1962 yılında léopold sédar senghor tarafından kullanılmıştır. ilk frankofoni zirvesi ise 1986 yılında paris'te 41 devletin katılımıyla toplanmıştır. o yıldan bu yana da bu zirve her iki yılda bir düzenli olarak toplanır. ayrıca, dünyadaki 170 milyon frankofon her 20 mart'ta frankofoni gününde buluşur, toplaşır, kaynaşır.

ftwff
istanbul'da francophone olmak, "bir takim fransiz liseleri cikisli insanlar"in fransizca konusabilmesi degildir, sig bir tanimdir, kacinilmalidir.
francophone olmak, 11 yasinda yepyeni bir dunyaya saliverilmektir, 8 yil boyunca, "kolej"den olmayanin anlayamayacagi kadar iyi egitilmek, iyi ogrenmek, iyi dusunmektir. herseyi ozgurce tartisabilecegine inanmaktir omur boyu, yaptigin herseyin iyi-kötü bedelini odeyecegini bilmektir ayni zamanda,sorumluluk sahibi olmaktır, verdigin kararların senin olması demektir...
kiminle nerede ne konusacagini bilmektir, diger francophone'lar ile samimi bir bagin olmasi demektir... masa dolusu insan icerisinde kolej'den olanı olmayanı, froncophone olani olmayani anında anlayabilmektir...
bunun yani sira, camus ve proust'u yazildigi dilde okuyabilmek, chanson'lardan herkesten farkli bir tat alabilmek gibi gundelik avantajlarida vardir...
ama konusabilmenin yani sira, "oyle" yetistirilmektir burdaki onemli nokta...
franco, non-franco diye ikiye ayrılır aslinda arkadas cevresi bir francophone icin...

ftwff
 Benim için frankofoni sadece Fransızca konuşmak değil, hatta Türkiye'deki çoğu frankofon çok da sevmez Fransızca konuşmayı...Devşirilme sürecinde birçok şey aşılanır, Fransız filmleri, edebiyatı, düşünme tarzı, modası, yaşam biçimi, ama nedense, çok mu çetrefil olduğundandır bilmem, arkadaşlarımın çok azı sever Fransızca konuşmayı...İşte bu yüzden frankofoni Fransızca konuşmaktan ibaret değildir. İster sevin ister sevmeyin, ister teslim olun ister direnin, Fransız okuluna adım attığınız gün içinize işlemeye başlar. Fransa seyahatleriyle pekişir. 8 senenin sonunda kapağı dışarı attığınızda, artık yadsınamayacak bir kimliğiniz daha vardır. Hiç ortak noktanız olamayacağını düşündüğünüz insalarla bile, bir de bakarsınız ki şu frankofoni illetinden kaynaklanan bir bağ vardır aranızda. 
 Günümüde akademik kariyer yapanlar haricinde, iş hayatında prestij olmaktan başka bir fonksiyonu yoktur Fransızca'nın. Her ne kadar Fransızlar İngilizce konuşma özürlü olsalar da, Fransızca uzun zamandır iş hayatındaki dominant etkisini kaybetmiştir. Hatta Fransızların "franglais" dediği Fransızca İngilizce karması bir dil bile oluşmuştur. Olgun Fransızlar bu duruma rezistans gösterse de, Fransızca pratik bir dil olmadığından, çoğu sektörde Fransızca'dsa ısrar etmek birçok süreci yavaşlatmaktadır. Fransızca bir windows insanı çileden çıkartabilir. Hele Fransız bir teknik servis yetkilisiyle işinizi halletmek, bilgisayarı camdan atmak istemenize neden olabilir. Bunlar Fransızların ve Fransızca'nın cefaları...Bunların yanında Frankofoni size çok renkli bir dünyanın kapısını açar. Fransız edebiyatını, müziğini, sinemasını anlayarak dinlemek, izlemek, okumak, aldığınız kültürel birikim sayesinde bunları takip edecek seçiciliğe sahip olmak, okulda çektiğiniz mantıksız çilelerin karakterinize getirdiği artılar (eksilerden de bilahare söz edeceğim) benim hiç pişman olmadığım deneyimlerdendir hayatımda. Frankofoninin karakterime kattıklarını çok çok sevdim her zaman...
Burada yazılanların bir kısmını genel olarak frankofonlar, bir kısmını ise sadece Fransız lisesi mezunu frankofonlar anlayabilir.
Bu blogda 11 yaşımda çıktığım frankofoni yolculuğunda başıma gelen ilginç şeyleri, frankofoni sayesinde edindiğim zevkleri, başıma gelen komik olayları paylaşmayı planlıyorum.
Ste. Pulchérie'de başlayan bu yolculuk, St. Benoit, GSU, ve Panthéon-Sorbonne ile devam etti. Bu nedenle bu blogun hakkını verecek tecrübeye sahip olduğumu düşünüyorum. Yolculuğun deneyim anlamında en zengin kısmı Paris'te geçirdiğim bir senelik süreçtir. Burada kazandığım tecrübelerin, oraya okumaya ya da herhangi bir amaçla yaşamaya gidecek frankofonlar için çok yararlı olacaktır. Ayrıca imkanlarım elverirse ve düşündüğüm ilgiyi yakalayabilirsem, eğitim ve diğer pratik yaşam ipuçları hakkında interaktif olarak bilgilerimi paylaşabileceğim bir platform yaratmak blogun ikinci aşaması olacak...
Eğitim sistemimiz devamlı değişime tabi olduğundan şu an geçerli olan sistem sanırım benim 20 sene önce başladığım sistemden çok farklı. Artık soeur'ler ya da yaramazlık yapınca bizi çöp kutusuna sokan öğretmenlerin devri bitti sanırım, ama frankofoni bir yolunu bulup yine de kanınıza giriyordur, bundan da eminimmm...
Haydi bakalım...on y va!!!!

ah bon..mais oui

ftwff

0 commentaires:

Enregistrer un commentaire